Türkiye Selçuklularında Kültür ve Medeniyet

Türkiye Selçuklularında Kültür ve Medeniyet

Kültür ve Medeniyet

  • Devlet Yönetimi:

Türkiye Selçukluları yönetimde Büyük Selçuklu Devletinin idari yapısını örnek alarak oluşturmuşlardır. Devletin başında Selçuklu ailesinden bir Sultan bulunuyordu.

Hükümdarların kullandığı unvanlar:

  • Sultan
  • Keyhsrev
  • Keykavus
  • Keykubat

Devlet işleri Divanda görüşülürdü. Divana Sultan veya Sahip-i Azam denilen vezir başkanlık ederdi.

Divanın üyeleri:

Müstevfi: Maliye işlerine bakardı.

Pervane: Toprak işlerine bakardı.

Müşrüf: Devlet işlerinin denetiminde görev yapardı.

Arz: Askeri işlere ve ordunun ihtiyaçlarına bakardı.

Tuğracı(Divan-ı İnşa): Sultan ve Hükümdaya ait yazışmalara bakan divan başkanıydı.

Adalet işlerine Emir-i Dat bakardı. Divana katılmazdı.

Sultanların çocuklarına Melik denirdi. Melik ünvanı ile Vilayetlere gönderilen şehzadelerin yanında Atabey bulunurdu.

Memleket Yönetimi

Türkiye Selçukluları merkeziyetçi bir devlettir. Devlet işleri saltanat divanında görüşülürdü. Başkent önce İznik daha sonra Konya olmuştur.

Ülke illere(Eyaletlere) ayrıldı. XII. Yy. eyalet sayısı 30 civarındadır. İller yönetim bakımından 3’e ayrılırdı.

Bunlar;

  • Meliklerin yönettiği eyaletler(iller): Kendilerine ait divanı vardı.
  • Subaşıların yönettiği vilayetler: Askeri komutan Asayiş ve Güvenliğe bakardı.
  • Uç beylerinin yönettiği vilayetler: Uç beyleri sınırları korur, Sultan savaşa gittiğinde Sultanın yanında yer alırdı.

Adalet işlerine merkezden gönderilen Kadılar bakardı.

Ordu ve Donanma:

  • Kapıkulu Askerleri
  • Tımarlı Sipahiler(ikta) Komutanları Subaşı, Eyaletlerde bulunur.
  • Uç beylerinin askerleri

Denizciliğe önem verildi, Sinop, Antalya, Alanya da Tersaneler kuruldu.

Hukuk

Her davaya aynı kadı değil ayrı ayrı Kadılar bakardı bunlar;

Askeri Davalara bakan Kadılara Kadı Asker denir.(Kadıleşker)

Kadıların başındaki Kadıya Kadıül Kudat adı verilirdi.

Halkı ile Devlet arasındaki anlaşmazlıklara bakan mahkemeler vardı. Bu mahkemelere Darül Adl denir, başında Emir-i Dad bulunurdu.

Maliye

Mali işlere İstifa divanı bakardı. Başkanına Müstevfi denir Devlet gelirlerini hazinede taplardı.

Devletin Gelirleri;

  • Öşür
  • Cizye
  • Haraç
  • Madenlerden alınan vergiler
  • Bağlı Hükümdarlardan Alınan Vergiler
  • Ganimetler

Ülkede geçerli olan paralara altın para Dinar, Gümüş Paralara Dirhem denirdi.

İlk madeni para I. Mesut

İlk Gümüş para II. Kılıçarslan

İlk Altın para I. Alaeddin Keykubat tarafından basılmıştır.

Toprak Yönetimi

Türkiye Selçukluları toprak Devletindir. Bu topraklara Arazi-i Emiriye denirdi.

Toraklar üçe ayrılır;

  • İkta: Hükümdar ailesi, Devlet adamları ve Sipahilere verilen topraklar.
  • Vakıf: Adından da anlaşılacağı gibi gelirleri vakıflara, din gibi ülkenin kültürel zenginliklerine korumak amaçlı kullanılır. Camiler, hanlar, kervansarayların inşası yapılır.
  • Mülk: İnsanlar tarafından alım satımı yapılabilen arazi türüdür. Üstün başarı gösteren devlet adamlarına mükafat olarak verilir. Yönetim ve askerlerin elinde bulunan topraklardır.
  • Din Ve İnanış

Halkın çoğu Müslümanlardan oluşuyordu. Dinde hoşgörü anlayışı vardı. Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, gibi ünlü şahsiyetler yetiştirmişlerdir. Anadolu’da ilk tarikat olan Babailik tarikatı baba İlyas ve baba ishak tarafından kurulmuştur.

Babailik: 1237’de Anadolu’da Selçuklu devletine karşı başlayan, önderliğini Baba İlyas ve Baba İshak’ın yaptığı ve Türkmen’lerine katıldığı ayaklanma, isyan. İsyan, 1240’da Kırşehir’e yakın Malya Ovası’ndaki yapılan savaşla bastırılmıştır.

Anadoluda kurulan diğer tarikatlar ve en yaygın olanları Bektaşilik ve Mevlevilik’tir.

Hacı Bektaşi Veli Bektaşiliğin kurucusudur. Bektaşiliğin en çok yayıldığı halk kütlesi işsizler ve göçebelerdir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi Mevlevilik Tarikatının kurucusudur. Mevlevilik Şehirliler arasında daha çok yayılmıştır.

  • Sosyal ve İktisadi Hayat

Sosyal Hayat

Türkiye Selçukluları kendilerine has bir sosyal ve iktisadi politika izlediler. Aralıklarla Anadolu ya Türkistan dan Maveraünnehir ve Horasan dan gelen Türklerin büyük bir bölümünü yerli halk tarafından boşaltılan yerlere yerleştirdiler. Bir kısmını ise uc bölgelere yerleştirdiler. Selçuklu hükümdarları kendi yönetiminde yaşayan Hristiyan halkı himaye ettiler. Bizans yönetiminin baskısından ve ağır vergilerinden bunalanlardan isteyenlerin kendi topraklarına yerleşmelerine izin verdiler. Hristiyan-Müslüman ayrımı gözetmeden uyguladıkları adil yönetim Rum, Ermeni ve Süryani halkın Türk yönetimini tercih etmelerine sebep oldu. Türkiye Selçukluları döneminde Anadolu da yaşayan halkın büyük çoğunluğunu Türkler oluştururdu. Halk şehirleri ve köylü olmak üzere ikiye ayrılırdı

Halk

Şehirliler: Askerler, Devlet Memurları, Din ve Bilim Adamları.

Esnaflar: Esnaflar kendi arasında Lonca denilen sanat guruplarını oluştururlar. Esnaf cemiyetinin başkanlarına Ahi denir. Ahiler kendi adamlarından birini başkanlığa seçerler buna Ahi Baba denir. Loncalar bulundukları yerlerde söz sahibi idiler.

Köylüler: Köylüler kendi aralarında Köy Kethudası ( köyün Başkanını) seçerlerdi. Türkmen kökenli olan Türk köylüsü göçebe ve yerleşik olmak üzere iki kısma ayrılıyordu. Göçebeler hayvancılıkla geçinirlerdi. Yerleşik köylüler ise devletin veya ikta sahibinin idaresi altındaydılar.

İktisadi hayat

Türkiye Selçuklu Devletinin iktisadi hayatı tarım, ticaret ve sanayiye dayanmakta idi. Tarım ve hayvancılık göçebelerin ve köylülerin geçim kaynağı idi. şehir halkı ise meyvecilik ve bağcılıkla uğraşıyordu. Dokumacılık ve dericilik bu dönemde çok gelişmişti. Maden işçiliğiyle daha çok Hristiyan halk (Rum-Ermeni) uğraşıyordu. Ticaret devletin ana politikasını belirleyen başlıca meselelerden biriydi. Türkiye Selçukluları ticaretin gelişmesi amacıyla tüccarların konaklaması için kervansaraylar yaptırmışlar, Avrupalı tüccarlara düşük gümrük vergisi uygulamışlar, Sinop, Alanya ve Antalya gibi liman şehirlerini fethetmişlerdir. Ayrıca tüccarların mallarını, zarar görmelerine karşı koruyan sigorta sistemini uygulamışlardır. İlk kervansaraylar II. Kılıç Arslan döneminde yapılmıştır.

  • Dil ve Edebiyat

Resmi dil Arapça daha sonra Farsça olmuştur.

Edebi dil Farsçadır.

Günlük hayatta konuşma dili Türkçedir.

Türkiye Selçukluları ve Beylikler döneminde Edebiyat üç ana başlık altında incelenir; Halk Edebiyatı, Tasavvuf Edebiyatı, Divan Edebiyatı.

Halk Edebiyatı:

Halk edebiyatında olanların önemli bir yeri vardır. XII – XIII. Yy. en önemli Destanları arasında Danişmetname ve Battalgazi Destanı gelir.

XIV. yüzyılda Türkçe milli bir edebiyat ortaya çıkmıştır. Bu şairlerin başında Gülşehri ve Aşık Paşa gelmektedir.

Fıkra alanında Hacı Bektaşi ve Nasrettin Hoca gelmektedir.

Tasavvuf Edebiyatı:

Dönemin temsilcilerinden Mevlana Celalettin Rumi, I Alaaddin Keykubat zamanında Anadolu’ya geldi. Eserlerini Farsça kaleme almıştır, Eserleri;

  • Mesnevi
  • Divan-ı Kebir
  • Fihi Mafih

Diğer bir önemli kişi Yunus Emredir. Eserlerini Türkçe kaleme almıştır. Kendine ait Divanı vardır. Eserleri;

  • Risaletün Nushiyye
  • Vahdet-i Vucud

Divan Edebiyatı:

İlk Divan Şairi Hoca Dehhanidir. Klasik Şiirin ilk ustasıdır. En önemli eseri Selçuk Namesidir.

1277 den itibaren Türkçe resmi dil olarak ilan edildi bunun üzerine Türkçe şiir ve Edebiyat dili olmaya başladı. Bu dönemde yetişen önemli Şairler ve Edebiyatcılar;

  • Gülşehri
  • Aşık paşa
  • Kul mesud
  • Ahmedi
  • Hoca mesud
  • Bilim ve Sanat

Bilime çok önem verilmiştir bu dönemde Medreseler yapılmış ve burada Pozitif bilimlerin yanında Dini bilimler okutulmuştur. I. Alaaddin Keykubat Moğol baskısından kaçan bilim adamlarını korumuştur. Bunlar arasında;

  • Sultan-ı Ulema
  • Mevlana Celalettin Rumi
  • Necmettin Daye

I. Alaaddin Keykubat zamanında ünlü Filozof Muhyiddin El Arabi Anadoluya gelmiştir ve Sabreddin Konevi gibi bir filozu yetiştirmiştir.

Devrin en Önemli Tarihcileri;

Mehmet Ravendi: Eseri “Selçuklu Tarihi” olup I. Gyasettin Keyhüsrev’e sunmuştur.

İbni Bibi: Eseri I. Alaattin Dönemi “Selçuklu Tarihi” dir.

Aksarayi: Eseri “Risalettün Nushiyye” dir Moğol dönemi Tarihini anlatır.

Sanat:

Sanata önem verilmiş çeşitli Cami, Medrese, Külliyeler, Şifahaneler, Saraylar ve Kervansaraylar inşa edilmiştir.

Camiler:

Konya ve Niğde’de Alaattin camileri,

Konya’da Taş Mescit, Sırcalı ve Karatay Mescidi.

Medreseler:

  • Konya’da Sırçalı, Karatay Medresesi,
  • Sivas’ta Gök Medresesi,
  • Kayseri’de Hacı Kılıç Medresesi,
  • Erzurum’da Çift Minareli Medrese.

Külliyeler:

  • Hatun Hatun Külliyesi
  • Haçı Kılıç Külliyesi

Saraylar:

  • Kayseri’de Kubadiye,
  • Beyşehir’de Kubadabad
  • Alanya’da Alaiye Sarayı

Kervansaraylar:

Alay Han: kayseri – Aksaray yolundadır. Türkiye’de yapılan ilk kervansaraydır. II. Kılıç Arslan zamanında yaptırılmıştır.

Evdir Han: Antalya – Isparta yolu üzerindedir.

Konya – Aksaray arasında Sultan Han ve Zazazindanıdır.

İshak Hanı: Akşehir – Aksaray arasındadır.

Alara Han: Antalya – Alanya arasındadır.

Hekim Han: Sivas – Malatya arasındadır en önemlilerindendir.

Darüşşifalar (Hastaneler):

Kayseri’de Gevher Nesibe Darüşşifası,

Sivas’ta I. Alaaddin Keykavus Darüşşifası,

Kayseri’de Gıyasiye Darüşşifası,

Amasya’da Amasya Darüşşifasıdır.

Kümbet ve Türbeler:

Kümbet: Kümbetler, Anadolu’nun Türklüğünü belgeleyen ata mezarları, Türk çadır sanatının tasa ve mermere yansıyan örnekleridir.

Türbe: Türbe Vefat edeni ziyaret maksadıyla okumaya, dua etmeye gelenleri yağmurdan, güneşten korumak için kabirlerin üzerine kurulan çadır vs. Türbe, etrafı çevrilmiş yahut üstü örtülmüş mezar yerine de kullanılmıştır.

Kayseri’de Döner Kümbet,

Ahlat’ta Ulu Kümbet,

Konya’da II. Kılış Arslan Kümbeti,

Konya’da Mevlana Kümbeti.

Mimarinin yanı sıra süsleme kabartma minyatür oymacılık çinicilik gelişmiştir.