Osmanlıda Hukuk, Bilim, Teknoloji ve Sanat Alanındaki Gelişmeler

Osmanlıda Hukuk, Bilim, Teknoloji ve Sanat Alanındaki Gelişmeler

1- HUKUK ALANINDA GELİŞMELER

Osmanlıda, devletin kuruluşundan itibaren idari yönden bazı değişiklikler yaşanmanya başladı. Fakat yönetme yetkisinin Osman oğullarına verildiği düşüncesi devam etti. (Eski Türk Egemenlik Anlayışı)

I: Murat’tan itibaren “Ülke hanedanın ortak malıdır.” anlayışı yerini “Ülke padişah ve oğullarınındır.” anlayışı aldı. Bu anlayış ise taht kavgalarının çıkmasına neden olmuş­tur.

Osmanlıda Fatih Döneminde taht mücadelelerini Önlemek amacıyla Kanunname düzenlenmiştir. Bu kanunname ile Osmanlı Devleti merkeziyetçi bir devlet haline geldi. Bu düzenleme veraset sisteminde ilk ciddi düzenleme olmuştur. Bu Kanunnameye Kanunnamei Ali Osman adı verilir.

Böylece ilk defa Osman-lı Devletinde Kanunlar Fatih kendisinden önceki kanunları bir araya toplatmış olup yazılı hale getirterek resmiyet kazandırmıştır.

Osmanlıda iki temel hukuk sistemi vardır.

Şer’i Hukuk (İslam Hukuku)

Örfi Hukuk

Şer’i Hukuk (İslam Hukuku); İslam inancına göre düzenlenen kurallardır. Müslümanlara uygulanırdı.

Örfi Hukuk; Şer’i kurallara uymak kaydı ile Türk geleneklerinden gelen ve devam eden kurallardır.

Padişahlar kanunnameleri çıkartırken Örfi ve Şer’i hukuk hükümlerini beraber kullanırlardı. (Ferman . vb.)

Kanuni Sultan Süleyman Döneminde ise birçok Kanun­name çıkarıldı.

Bunlar;

Sosyal alanda düzenlemeler.

Askeri alanda düzenlemeler.

Reaya’nın hak ve görevleri

Tımar dağıtım esaslar

İdari Düzenlemeler, gibi bir çok konuda kanunnamelerdir.

Müslüman Halka ise kendi hukuk kuralları uygulanırdı. Ancak, şeriata uygun olarak geliştirilen hukuk kuralları­na uymak zorunda idiler.

Şer’i kanunları çıkarına ve yorumlama işi padişah adına ilmiye sınıfına mensup Şeyhülislam ve kadılar tarafından yapılırdı.

İlmiye ( Ehl-i Şer)   

Osmanıda adalet ve eğitim sınıfına mensup olanlar bu sınıfa mensupturlar. Divan üyelerinden Kadı askerler ve Şeyhülislam (Divan üyesi değildir) bu sınıftandır.

İlmiye sınıfı devletin düşüncesini savunurdu. İlmiyenin üç temel görevi bulunmaktaydı.

Bu görevler;

Tedris (Eğitim): Eğitim müderrisler tarafından medreselerde yapılırdı.

Kaza (Yargı) : Osmanlıda adalet işleri kadılar tarafından yürütülürdü. Bu İlmiye sınıfının en önemli göreviydi.

 İfta (fetva verme): Müftü ve şeyhülislam tarafından verilirdi.

Kadı asker; Divanın üyesidir. Kadı askerlik Rumeli ve Anadolu Fermank üzere iki tanedir. Şeyhülislam ve ilmiye mensuplarının özlük işlerini kadı askerler düzenlerlerdi. İlmiyeye ait işler Ruznamçe adlı defterlere kaydedilirdi. Kadı askerlere Sadreyn Efendileri denirdi.

Kadılar; Osmanlıda mahkemelerde hakimlik yapan, aynı zamanda şehir ve kasabaların belediye işleri ile bugünkü noterlik işlerini yürüten, devletin mahalli uygulamalarında yetkisi olan kişiye kadı denir.

Bulundukları yerin en yüksek sivil yöneticisidir. Kaza (yargı) Hükümdara ait bir yetkidir. Kadılar bu yetkiyi Hükümdar adına kullanırlardı. Kadılar, Şerİ ve Örfi Hukuka göre davalara bakarak karar verirlerdi. Osmanlıda Kadıların iki önemli görevi vardır. ( Adli ve idari)

1- Yönetim Görevi: Devletin tasarrufları kadıların denetimi altında idi. İdari konularda hüküm verme yetkisine sahiptirler. Uygun gördükleri kişileri idareci yapabiliyorlardı. Seyfıye sınıfına mensup olan yöneticiler kadı hükümlerine aykırı davranamazlardı.

Yönetim açısından Kadıların görevleri

Osmanlıda kadılar yargıçlık görevi yapar ve meseleleri çözüm­lerdi. (Evlenme, boşanma, miras, anlaşmazlık vb gibi)

Bütün görevlileri denetlemek.

Vergi toplam, toplanan vergileri hâzineye aktarılmasında önemli yetkileri vardı. (Avarız türü vergiler)

Merkezden gelen emirleri halka duymak ve halkın şikâyetlerini merkeze bildirmek

2- Adli Görevi: Kişiler arasındaki anlaşmazlıkları çözmek, yargıç durumunda idiler.

Her kazada kadı başkanlığında bir mahkeme bulunurdu. Adli işlerde kadıya yardımcı olan görevliler bulunmaktaydı. Bunlar;

Naip; Bazen nahiyelerde kadı adına hüküm veren görevli.

Kassam; Büyük kazalarda miras işlerine bakan görevli.

Katip; mahkemelerde her şeyi kaydeden görevli.

Muhzır; Kadıya balı olarak çalışan görevli.

Duruşmalarda ilgililerin mahkemelerde bulunmalarını sağlayan görevli. (Bugünkü mahkemelerde ki mübaşir)

Subaşı; Kamuya karşı işlenen suçların faillerini kadılara getirme görevini yapardı. Subaşılar kadıya bağlı Fermanyıp Beylerbeyi ve Sancak Beyine bağlı idi

Osmanlı Devletinde Tanzimat’a kadar üç çeşit mahkeme bir arada bulunuyordu.

Bunlar;

Şeriat Mahkemeleri; Müslümanlar arasındaki davalara bakalardı.

Ceınaat Mahkemeleri; Müslüman ile Gayrimüslimler arasındaki davalara bakarlardı.

Konsolosluk Mahkemeleri; Yabancılar arasındaki davalara bakarlardı

Tanzimat Sonrası Gelişmeler

1840’da ilk Ceza Kanunu çıkarıldı. Ticaret Mahkemesi kuruldu.

1848’de Karına Ticaret Mahkemesi kuruldu.

1850’de ilk Ticaret Kanunu yayınlandı.

1856’da azdıklar Islahat Fermanı ile devlet memuru olma hakkı verildi.

Tanzimat ile Şeriat Mahkemelerinin yetkisi daraltıldı. Sadece Müslümanlar arasındaki özel hukuk davalarına bakmaya başladı.

Kadılık mesleğinin itibarın artırmak için Nuvvab Mektebi açıldı.

Sultan Abdülaziz (1861-1876) zamanında Müslüman ve Gayri Müslimler arasındaki davalara bakmak için Nizamiye Mahkemeleri kuruldu.

İlk Osmanlı Medeni Kanunu olan Mecelle Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında hazırlandı. (1868-1878) Mecellenin, Nizamiye Mahkemelerinde uygulanması kararlaştırıldı.

1870’de Adliye Nezareti kuruldu.

1876’da ilk Türk Anayasası Kanunu Esasi kabul edildi. Anayasa ile devletin temel kuruluşları ve yetkileri belirlendi.

1878’de Mektebi Şahane (hukuk) açıldı.

BİLİM YE TEKNOLOJİ

Osmanlılarda eğitim medreselerde yapılmıştır. Osmanlılarda ilk medrese Orhan Bey zamanında İznik’te kurulmuştur.

Osmanlılarda bilim çalışmaları İznik medresesinin kurulması ile başlamışta. Bu medrese Selçuklu medrese-sinin devamı niteliğindedir.

İlk müderris Kayserili Davudidir. İhtisas alanı tasavvuf ve kelam dimidir.

Kuruluş Döneminde önemli bilim adamları yetişti. Bunlar;

Mercimek Ahmet; Ahlak ve Din Kitabı olan “Kabusname” yi Türkçeye çevirmiştir.

El- Fenari; Yazdığı mantık kitabıyla ün kazanmışta.

Kadızade-i Rumi; Matematik ve Astronomi bilginidir.

Hekim Bereket; Arapçadan Türkçeye tercümeler yapmışta.

Celalettin Hızır (Hacı Paşa); Tıp alanında eser vermiştir.

Ahmedi; Tıp alanında eser vermiştir.

Fatih Dönemi

Bu dönemde bilimde alanında gelişmeler oldu. Bunun sebebi, Fatihin bilime ve bilim adamlarına destek vermesidir. Bu dönemin en önemli bilim ve kültür merkezi Fatih Külliyesidir.

Fatih Külliyesi; Cami, medrese, imaret, darüşşifa, tabhane, kütüphane, mektep ve kervan saraydan oluşmaktadır.

Medreselerin bulunduğu,bölüme “Sahn-ı Seınan Medreseleri” denilmekteydi. Bu medreseler Osmanlı kültür hayatının en önemli kuruluşlarından biri olmuştur. Bu medreselerde İslami ilimlerin yanı sıra müspet bilimlerde gelişe göstermiştir.

Devrin en önemli bilim adamları;

Matematik’te;

Ali Kuşçu; Türkiye’de ınateınatiğin kurucusu olarak kabul edilmiştir.

Sinan Paşa; Matematikçidir, Eseri “Tazarru at” tu. Tıp’ta;

Sabuncu oğlu Şerafettin; Eseri “Cerrahiye tül’ haniye” dir.

Altuni zade

Akşemsettin; Fatihin hocasıdır. Doktordur.. Her hastalığın ayrı bir mikrobu olduğunu ileri sürmüştür.

Tarih ve Coğrafya’da;

Bu alanda ilk eserler Fatih Döneminde yazılmıştır. Tarihçiler;

Amasyalı Şükrüllah

Enveri

Tursun Bey

Diğer bilim adamları;

Hoca zade Muslihiddin Mustafa

Molla Mehmet Zeyrek

Molla Lütfı

Molla Hüsrev…

XV.Yüzyıl

II. Beyazıt Dönemi

II. Beyazıt zamanında bilim alanında çalışmalar devam etti. Matematik ve kozmografya alanında eserler verildi.

Bu alanda eser verenler;

Molla Lütfı

Sinan Paşa

Muslihiddin Bin Sinan

Matrakçı Nasuh

Takiyüddin Mehmet: Matematik ve astroloji ile uğraşmış ve Rasathane inşa etmiştir. (1578) Bu rasathane daha sonra yıkılmışta.

Tarihçileri;

Âşık Paşazade; Eseri “Tevarih-i Ali Osman”dır. Kuruluştan 1478’e kadar geçen olayları içerir.

Neşri

İdris-i Bitlisi

Kemal Paşazade (İbn-i Kemal); Şeyhülislamlık yapmıştır. Anadolu’yu ilk defa anavatan olarak ifade eden tarihçidir. Aynı zamanda şairdir.

XVI. Yüzyıl

Osmanlıda bu dönemde de gelişme devam etti. Birçok bilim adamı yetişti. Ayrıca Süleymaniye Medresesi kuruldu.

Süleymaniye Medresesi; Kanuni döneminde yapılmıştır. Diğerlerinden farkı içinde tıp medresesi bulunınuş Fermansıdır.

En önemli bilim adamları

Zembilli Ali Cemali Efendi; Şeyhülislamlık yapmıştır. İslam hukuku alanında eserler vermiştir.

Kemal Paşazade (İbn-i Kemal)

Ebu Suud Efendi; Şeyhülislamlık yapmıştır. İslam hukuku alanında eserler vermiştir

Taşköprülü zade; İlimlerin tasnifi konusunda bilgi vermiştir.

Tarihçileri;

Kemal Paşazade (îbn-i Kemal)

Ali

Hoca Sadettin

Mustafa Selaniki

Coğrafyacıları

Piri Reis; Eseri “Kitab-ı Bahriye”dir. Denizlerden, dünyanın yapısından, limanlardan bahseder. Dünya haritasını çizmiştir.

Şeydi Ali Reis; Denizcidir.

Eserleri;

Muhit

Mira tül Memalik

Mirat-ı Kâinat

3-Yazı, Dil ve Edebiyat

Yazı

Osmanlılar Arap alfabesini kullanmıştır. Ancak bu alfabeye bazı harf ilaveler yapmışlardır.

Osmanlılar yazıyı değişik alanlarda kullanmışlardır. Yazı yazına, süsleme sanatında kullandılar. Bu nedenle birçok yazı çeşidini kullanmışlardır.

Dil

Osmanlıda birçok millet bulunmaktaydı. Bu nedenle;

Konuşma Dili; Başta Türkçe ve diğer diller konuşul­maktaydı.

Resmi Dil; Türkçedir. Yalnız zamanla Arapça ve Farsçadan birçok kelimenin Türkçeye girmesi ile yeni bir dil şekli ortaya çıkmıştır. Bu yeni şekle “Osmanlıca” adı verilmiştir.

Edebi Dil; Farsçadır.

İyi bir eğitim gören bir Osmanlılı bu üç dili konuşup yazabiliyordu. Bu nedenle birçok şair bu dillerde eserler vermiştir.

Edebiyat

Osmanlıda Türk Edebiyatı,

Divan Edebiyatı

Halk Edebiyatı

Tekke Edebiyatı olmak üzere üçe ayrılır.

Divan Edebiyatı

Beylikler döneminde başlayan bu akım Osmanlının ilk zamanlarından itibaren gelişme göstermiştir.

Bu dalda eser veren şairlerin belli türden eserlerini tek kitap halinde toplamaları ve kitaplara divan denmesi yüzünden bu imi almıştır. Divan edebiyatının türleri,

  • Kaside
  • Mesnevi
  • GazelRubai

Divan edebiyatında aşk, güzellik ve dindi konular işlenirdi.

Divan edebiyatının il önemli şairleri bu dönemde yetişmiştir. Bunlar;

Nesimi

Şeyh oğlu Mustafa

Ahmedi

Süleyman Çelebi; En önemli eseri “Mevlit”tir. Günümüze kadar varlığını sürdürmektedir.

En başarılı temsilcileri;

Şeyhi

Ahmet Paşa; Divan şiirinin ilk örneklerini verenlerdir.

Necati; Divan şiirinin ilk örneklerini verenlerdir.

Veysi ve Nergisi; Klasik Osmanlı nesrinin öncüleri olarak kabul edilir.

Sinan Paşa; Devrinde klasik Türk nesrinin en büyük ustası olarak kabul edilmektedir. Eseri “Tazarru at” tır.

XVI Yüzyıl

Divan edebiyatının en üst seviyeye ulaştığı dönemdir. Bu dönemde büyük şairler yetişmiştir. Bu şairler;

Baki; En önemli eseri “Divan”dır. Eseri sonraki yıllarda okunmaya devam etmiştir. Daha sonraki yıllarda dahi divan şiirinin “üstat”ı olarak kabul edilmiştir.

Fuzuli; Eseri olan “Divanı” Türkçe, Farsça ve Arapça yazmıştır. Diğer bir önemli eseri “Hüsnü Aşk”tır.

Zati

Rahmi

Hayali

Ruhi.

Halk Edebiyatı

Türk sözlü edebiyatını oluştururdu. Halk edebiyatının şairlerine “Ozan” da denilmekteydi. Ozanlar halk arasında dolaşarak ağıt destan vb. türleri icra ederlerdi.

Halk Edebiyatı Türleri Mani Türkü Destan Koşma – Ağıt

Halk edebiyatında ilk dönemlere ait bilinen şair yoktur. Nedeni eserlerin daha sonra yazıya geçirilmiş Fermansıdır..

Yüzyılda;

Kul Mehmet

Öksüz Ded

Pir Sultan Abdal

Hayali

Köroğlu gibi şairler yetişmiştir.

Mahremi (öl. 1536); Divan şiirini halka götürmek istemiştir. Sade Türkçe akımın öncüsü olmuştur.

Nazmi ve Aydınlı Visali; Sade Türkçe akımın temsilcileridir. Yeteri derecede başarıl olamamışlardır.

Tekke (Tasavvul) Edebiyatı

Bu edebiyat türünde eserler daha ziyade dini içeriklidir.

Eflaki Dede; Tekke edebiyatının öncüsüdür. Bu edebi tür onunla yayılınaya başlamıştır.

» Hacı Bayram Veli; Olgunlaşma dönemini yaşamıştır..

Kaygusuz Abdal; Tekke Edebiyatı onunla zirveye çıkmıştır.

Akşemsettin

Eşrefoğlu Rumi

Kemal Ümmi

Dede Ömer Ruşeni

Yüzyıl Temsilcileri;

Abdurrahim Tirsi

İbrahim Gülşeni

Pir Sultan Abdal

Osmanlı padişahları da şiirler yazmışlardır. Bu padişahlar;

Fatih

II. Beyazıt

Yavuz

Kanuni.

GÜZEL SANATLAR

Minyatür Sanatı

Kökeni Uygur Türklerine dayanmaktadır. Bu sanat en parlak devrini Osmanlılar zamanında yaşamıştı.

Fatih portre sanatına ilgi duymuş olup İtalyan “Bellini”ye portresini yaptırmıştır. Bu dönemde bir çok minyatür sanatçısı yetişmiştir. Bunlar;

Sinan Bey; Fatih zamanında yaşamış. Eğitimi için Venedik’e gitmiştir. Dönüşünde Fatihin Gül koklarken tasvirini yapmıştı.

Sabuncu oğlu; Fatih dönemi Tıp bilginleri arasında yer almaktadır. Yazdığı “Cerahatül Haniye” adlı eserinde ameliyatları gösteren 140 adet tasvir bulunmaktadır.

Seyyid Lokınan

Yüzyılda

Şükri; Eseri “Sel name”dir. Eserinde yavuzun seferlerini anlatmış olup eserini Yavuz Sultan Selime sunmuştur. Eserinde kale, şehir ve limanları canlandırmıştır.

Busalı Firdevs’i; Yavuz ve Kanuni döneminde yaşamıştır. Eseri “Süleyman name”dir.

Matrakçı Nasuh; Yavuz ve Kanuni zamanında yaşamış-tır. Aynı zamanda Matematik ile uğraşmıştır. Sünnet düğünlerini, elçi kabullerini ve av sahnelerini tasvir etmiştir, Bunun yanında Barboros’un Akdedeniz seferini ve Kanuni’nin Macaristan Seferini tasvir etmiştir. En öneli eseri “Beyan-ı Menazil-i Seferi Irakeyn” dir. Bu eserde Kanuni’nin Tebriz’e gidişi ve dönüşünü 128 resimle anlatmıştır.

Nakkaş Osman; Eserler“Hüner-name”ve Sur- name”dir. III. Murat’ın oğlu III. Mehmet’in sünnet düğününü 250 resimle tasvir etmiştir.

Şair Mustafa Sai

Nigari

Keramik sanatı

Seramik ilk kez 14. yüzyılda İznik’te yapılmıştır. 17. yüzyılda önemini yitirmiştir.

Çinicilik

Selçuklu mozaik çini tekniği ile renkli sır tekniğinin birleşmesi Osmanlı çiniciliğin başlangıcı olmuştur.

Çiniciliğin ille merkezi İznik ve daha sonra Kütahya olmuştur. Doğuda ise merkezi Diyarbakır olmuştur.

15. yüzyılda renkli su tekniğinin merkezi Bursa olmuştur,

İznik Yeşil Cami; Selçuklu mozaik geleneğini Osmanlı mimarisinde yaşatan örnektir.

Bursa Yeşil Cami ve Yeşil Türbe; İlk Osmanlı çini sanatın kullanıldığı mimari eserlerdir. Bu sanat Topkapı sarayının kapı ve pencerelerinde kullanılmıştır.

Tezhip; El yazması kitapları süsleme sanatıdır.

Baba Nakkaş; Fatih zamanında yetişmiş olup birçok kitabı süslemiştir.

Kara Mehmet (Kara Mermi); kanuni döneminde yetişen büyük tezhip ustasıdır. Bu dönemde tezhip sanatı zirveye çıkmıştır. Cilt 15. yüzyılda cilt sanatı sade görünümlüdür. 16-17. yüzyıllarda ise daha gösterişlidir…

Hat

Güzel yazı yazına sanatına Hat denir.

Türk yazı sanatı en parlak devrini Osmanlılar zamanında yaşamıştı. 13. yüzyıldan itibaren hattatlar bir çok yazı çeşitlerini kullandılar.

Bu yazı çeşitleri

Sülüs

Muhakkak

Reyhani

Nesih

Divani

Talik

Rika

Siyakat

Nakkare

Boru

Zil

Kös’ten oluşmaktaydı

Sarayın mehter takımı hergün ikindi vaktinde mehter vururdu Mehterhanede;

Ahlati

Kalenderi

Türki

Çember

Nakış

Ezgi

Safiyan gibi fasıllar çalınırdı

15 ve 16. yüzyıllardan günümüze beste intikal etmemiştir. Bu dönemin en meşhur sanatçıları Tokatlı “Derviş Ömer “Gülşeni” ve “Nihanı” dır.

Ayrıca Osmanlı Padişahlarından II. Beyazıt, II. Selim ve III. Murat musikiye düşkünlüğü ile bilinmektedir.