18. Yüzyılda Osmanlı Devletindeki Değişim ve Islahatlar

18. Yüzyılda Osmanlı Devletindeki Değişim ve Islahatlar

1. Osmanlı Devletindeki Değişim ve Islahatlar

A- Osmanlı Devletinde Yönetim

18. Yüzyılda Osmanlı Devletindeki Değişim ve Islahatlar 16. yy. sonlarından itibaren Divan-ı Hümayun un yönetimindeki önemi azalmaya başladı. Vezir-ı Azam’a, Sadrazam denilmeye başlandı. Topkapı sarayında Kubbealtı denilen yerde çalışmalarını sürdüren, sadrazamlar 1654 den itibaren Paşa kapısı olarak adlandırılan konaklarında devlet işlerini görmeye başladılar. Paşa kapısına I. Abdülhamit’ten (1774-1789) Bab-ı Ali denildi. Bazı kalemlerin Bab-ı Ali ye taşınması Divan-ı Hümayunun önemini azalttı.

16. yy. başlarında divan toplantıları 2-4 günde yapılmaktaydı. III. Ahmet (1703-1730) zamanında haftada 2 gün daha sonra 1 güne indirildi.

I.Mahmut (1730-1754) ve III. Osman (1754-1757) ise bu toplantılar kaldırıldı. Devlet işleri Sadrazam Divanında görülmeye başlandı.

17. yy. da Nişanemin önemi azaldı. Reis’ül-Küttap’ın önemi arttı. (Ahmedi Kalemi, Teşrifat kalemi, tercüme odaları)

Kazaskerler eski önemi kaybetti. Şeyh’ül-islam tarafından atanmaya başlandı.

18. yy.da Defterdarın önemi arttı. Bab-ı Defteri adıyla Defterdar Kapısı oldu.

Tımar Sistemi bozuldu. Merkezi otorite zayıfladı. Üretim azaldı. Tımar toprakları ayan ve eşraf denilen kişilerin eline geçti. Huzursuzluk artması sonucu köyden kente göç başladı. Şehir nüfusları arttı. Yeniçeri ocağı bozuldu. Islahat yapılmak istendi ise de sonuç alınamadı.

1- Taşra Teşkilatı

Tımar sistemi ordu güvenlik ve ekonomi ile doğrudan bağlıydı. Tarım üretiminden alman vergilerin toplanmasından iç ve dış güvenliğin sağlanmasına kadar birçok hizmet Tımar Sistemi ile yürütülüyordu.

18. yüzyıla kadar Tımar dışındaki topraklardaki vergiler açık artırma yoluyla mültezim denen kişilere kiralanıyordu. Bu yüzyılda bu uygulamadan vazgeçildi. Vergi kaynaklarının yaşam boyu kiralandığı Malikane Sistemine geçildi.

Malikâne Sistemi ile Mukataa topraklar, muaccele denilen satış bedeli karşılığında hayat boyu kiralanıyordu. Ayrıca bu toprakların bir kısmı üstün hizmet gösteren devlet adamlarına çocuklarına miras yoluyla geçecek şekilde de veriliyordu (arpalık usulü).

İstanbul’da oturan bu malikâne sahipleri malikânelerini mültezimler veya vekiller yoluyla idare etmeye başladılar. Mültezimler genel olarak mukataa mahalline yerleşmiş ayanlardır, Ayanlar zamanla bu toprakları ele geçirdiler. Bunlar daha sonra mütesllimlik, voyvodalık ve muhassıllık gibi unvanlar alarak resmi görevlere yükseldiler. Zamanla merkez taşra ve ordu sisteminde etkili oldular. III. Selim zamanında ise güç kazandılar.

18. yy. da Ayanlık eyalet ve sancaklarda güçlendi. Merkezi otorite ile çatışmaya başladı; Tımar Sisteminin bozulmasından sonra taşradaki yeni yöneticiler topladıkları başıbozuk silahlı kuvvetlerle askeri işleri yürütmeye başladılar. Bu gruplara Sarıcı Sekban ya da Levent denilmeye başlandı. Zamanla bu kuvvetler eyaletlerde güvenliğin bozulmasına yol açtı.

18.yüzyılda savaşların uzun sürmesi ve başarısızlıkla neticelenmesi Osmanlı ekonomisinin bozulmasına neden oldu. Devlet 18. yüzyılda bütçe açığını kapatmak için esham adı verilen hazine bonosu çıkararak borçlanma yoluna gitti. 1775 yılında başlatılan esham uygulaması pay ve gelir ortaklığı senetleri anlamına gelmekteydi.

Esham uygulaması temsili kâğıt paraya geçişin ilk adımı sayılır. Bunun yanında devlet bütçe açığını kapatmak için vergileri artırma ve yeni vergiler koyma yoluna gitti.